
Merhaba sevgili takipçilerim ve gizli gizli okuyup takip etmeyen diğer sinsi arkadaşlarım. İyte dağlarında mutluluğu aramakla geçen ve fiyaskoyla sonuçlanan 3,5. yılın sonuna yaklaşırken ihmal ettiğim bazı şeyleri tekrar yapmak üzere günümü şehir gezmesine ayırdım. Fakat sizi her zaman batılı ülkelere götürecek değilim ya.. Bu kez adeta doğu medeniyetlerinin beşiği olan Bergama'dayız..

Bergama İzmir'in kuzeyinde bulunan küçük bir yer. Şehre ulaşım özel araçla ya da teleferikle sağlanıyor. Teleferiğin kalktığı yere gelmek için dolmuşlar da kullanılabilir. Kullanım ücreti 8 lira olan teleferik nedeniyle önce Bergamalılara karşı kötü önyargılar oluştu bende. Siz parayı icad eden Lidyalılar'ın torunlarısınız.. Atalarınız adam kazıklayın diye mi icad etti parayı diye söylene söylene şehrin içlerine ilerlerken bir de ne göreyim, şehir merkezinde bile in cin top oynuyor. Etraftaki tek tük Japon/Koreli insanlara aldırış etmedim çünkü zaten her yerde varlar. Bir süre sonra, bölgede artık yerleşimin olmadığı konusunda şüphelendim.. Acaba Bergama antik bir kent miydi?

Şehrin harabeye dönmüş sokaklarında dolaşırken bu kediyle karşılaştım. Arka planda da Allianoi'yi sular altında bırakacak Yortanlı barajını görüyorsunuz. Buna sebep olan insanlar Bergama'yı da sular altında bırakmak isteyebilir. Bu yüzden endişelenerek kediyi tuttum ve kültür bakanlarının ulaşamayacağı bir yere götürerek kurtarmayı düşündüm. Ancak Bergama'nın yerin yüzlerce metre üzerinde bulunduğu aklıma geldi ve bu fikirden derhal uzaklaştım.

Bergama'da yerleşim izleri prehistorik çağlara dayanıyor. Yani daha eğlenceli dinlerin bulunduğu zamanlara. Yok Zeus ona göz kırpmış, Hades onun bunun arkasından konuşmuş gibi konuların gündemde olduğu zamanlar yani. Bergama'da da 2-3 tane tapınak bulunmakta. Bu resimde Trajan tapınağını görüyoruz. Ama Trajan bir tanrı değil, zamanın Roma imparatoru. Bu adam adına yaptırılan dikilitaş'ı Roma'da görmüştüm ve önemsememiştim. Heykeli dikilecek adammış meğerse.

İşte bu da şehrin en önemli yapısı olduğunu düşündüğüm Zeus sunağı. Ne yazık ki bir kaç basamaktan başka bir şey yok. Bergama'ya ilk ziyaretimi Berlin'de gerçekleştirmiştim, sunakla ilk karşılaşmam orada oldu...... Baya üzüldüğüm bir durum olsa da, İstanbul Arkeoloji müzesinde bulunan, başta Mısır olmak üzere orta doğu ülkelerinden getirilen eserleri düşününce kimseye küsmek alınmak olmaz. Buna kapanın elinde kalması diyoruz. 1-2 yıl önce düzenlenen ve 14 ülkenin (Mısır, Yunanistan vs..) kültür bakanlarının katılımıyla gerçekleşen 'kaçırılan eserlerimizi geri istiyoruz' temalı toplantıya, Türkiye'nin temsilci bile göndermemesine ise ne denir bilinmez. Yine de dünyada bu olayın bir benzeri var mı bilmiyorum. Galata kulesini yerinden söküp götürmek gibi bir şey bence bu.
Şehirde uğradığım son nokta Zeus Sunağı'ydı. Bu yüzden biraz buruk ayrıldım Bergama'dan.. Yine de 'Sana yenilmeyeceğim Bergama..' pozunu vermeyi ihmal etmedim...