4.11.12

330 gün


12 Aralık 2011’de Tuzla’ya çıktım, 6 Kasım 2012’de Tekirdağ’da noktayı koyuyorum. Bir an önce arkamda bırakmak istediğim bir dönem olduğu için detaya girmeyeceğim, sağda solda kalan birkaç anıyı da siliyorum. Bu ne saçmalıktı? Dafuqlardan dafuqlara koştum resmen.

Konuşmak istemediğim insanlarla tanıştım, akıl almayacak uygulamalara şahit oldum. Siyasi görüşünüz ne olursa olsun, insan üzülüyor işte. Zaman zaman da bahsetmiştim zaten. Aylarım aynen o şekilde geçti. Ne eksik ne fazla ne daha farklı ne de daha akıllıca. Ama artık bitti. Son ayım kendi kendime gülerek, hoplayak zıplayak geçti. (Son hafta sıkıntıdan orduevindeki odamda kedi kesecek olmam hariç – scumbag Barış: 5 days left to finish his service; stil bitching about how hard it is to be a soldier)

Çalıştığım yerde geçirdiğim zaman çok kalitesiz, can sıkıcı ve yalnızlık dolu olsa da izin aldığım günler ve haftasonları bana gereken motivasyonu sağladı galiba. Onlarca gece partiledim, en sevdiğim grupların konserlerine gidebildim, sergiymiş sinemaymış geri kalmadım, bol bol denize girdim, güneşlendim ve daha türlü türlü şey. Az kalsın evimde cocuchsurfing’le bir Japon’u bile ağırlayacaktım. Motive ediyordu bunlar ama asla gün saymamı engelleyemedi ve “sen askerlik yapmıyon ki” diyen gıcık insanlara göğüs germek zorunda kaldım.

Başımızdan geçen her hangi bir şeyi, farklı insanlar, farklı farklı tecrübelendirir. Biri için kolay görünen, diğeri için bir ızdırap olabilir. Benim ne kadar zorlandığımı, belki de hayatımdaki bu en zor dönemde yanımda olan insanlar biliyor. Bu yüzden empati kuramıyorsanız saçmalamayın.

Ailemin hakkını ödeyemem. Yaşadıklarımı paylaşan arkadaşlarımın da. Onlara minnettarım. Stresime ortak olduğunuz, ağlayarak telefonda konuşurken beni dinlediğiniz ve hep moral verdiğiniz için çok ama çok teşekkür ederim. Söyleyeceklerim bunlar. Sizi baya seviyorum.

Artık Tuzla’ya gitmeden önce, döndüğüm zaman okumak üzere kendime yazdığım mektubu okuyabilirim. Mektubun amacı, eski hayatıma uyum sağlamamı kolaylaştırmaktı aslında. Ama mektubu yazarken serbest zamanımın 80%’ini İstanbul’da geçireceğimi bilmiyordum. Olsun olsun ben yine de okuyayım.

Le kiss, le hug.

Hepimize geçmiş olsun.